Alışılageldiği üzere gecikmişti.
- He was late as usual.
Üzgünüm, muhtemelen yaklaşık 20 dakika gecikmiş olacağım.
- Sorry, I'm probably going to be about 20 minutes late.
Okula geç kalan öğrencilerin sayısı beklediğimden çok daha azdı.
- The number of students who were late for school was much smaller than I had expected.
Geç kalanlar için bir ceza düşünülüyor mu?
- Is a punishment for latecomers being considered?
Hata baştan sağda mı yoksa sonradan mı meydana geldi? - Ne zaman?
- Did the error occur right from the start or later on? - When?
Son zamanlarda onu görmedim
- I have not seen him lately.
Geç olması hiç olmamasından daha iyidir.
- Better late than never.
Geç olmuştu, bu yüzden eve gittim.
- It was late, so I went home.
Herkes er ya da geç ölür.
- Everyone dies sooner or later.
Tom daha sonra ölü ilan edildi.
- Tom was later pronounced dead.
Tom otuzlu yaşların sonlarında bir yerde görünüyordu.
- Tom looked like he was somewhere in his late thirties.
Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.
- The research institute was established in the late 1960s.
Bu, rahmetli babamın bir portresi.
- This is a portrait of my late father.
Rahmetli kocası kemancıydı.
- Her late husband was a violinist.
At about 11 pm one night in Corporation Street my watch were on van patrol and Yellow Watch were on lates as usual.