a sense of elevated beauty or grandeur; in this case produced by a landscape

listen to the pronunciation of a sense of elevated beauty or grandeur; in this case produced by a landscape
الإنجليزية - التركية

تعريف a sense of elevated beauty or grandeur; in this case produced by a landscape في الإنجليزية التركية القاموس.

sublime
muhteşem
sublime
(Matbaacılık, Basımcılık) Müthiş doğa olayları karşısında kendini korkuyla karışık bir mükemmel hissetme durumu ve bu durumdan zevk almadır
sublime
{s} son derece
sublime
süblime
sublime
ulu
sublime
gurur verici
sublime
{s} olağanüstü
sublime
arıtmak
sublime
yükseltmek
sublime
{s} yüce

Eugenie yüceydi, o bir kadındı. - Eugenie was sublime, she was a woman.

Onun dövüş sanatları kahramanlığı zaten yüce mükemmellik seviyesine ulaştı. - His martial arts prowess has already reached a level of sublime perfection.

sublime
son derece güzel
sublime
{f} yükselmek
sublime
heybetli
sublime
{f} yücelmek
sublime
yüceleştir
sublime
{s} büyük
sublime
(fiil) süblimleştirmek, yüceltmek, bilinçaltındaki güdülerini iyiye yöneltmek, süblimleşmek, yücelmek, yükselmek, ulvileşmek
sublime
ulvileştirmek
sublime
arınmak
الإنجليزية - الإنجليزية
sublime
a sense of elevated beauty or grandeur; in this case produced by a landscape

    الواصلة

    a sense of el·e·va·ted beau·ty or grandeur; in this case pro·duced by a land·scape

    النطق

المفضلات