Türbede pamuk şekeri satıcıları vardı.
- There were cotton candy vendors in the shrine.
Linux'u destekleyen satıcılar var.
- There are also vendors who support Linux.
Satıcılar ve alıcılar anonimdir ve tanımak çok zordur.
- Sellers and buyers are anonymous and very hard to recognize.
Hatırı sayılır bir tartışmadan sonra, alıcı ve satıcı anlaşmaya vardı.
- After considerable argument, the buyer and the seller finally came to terms.
Ben onu bir sokak satıcısından satın aldım.
- I bought that from a street vendor.
Two of the books Alisha authored had become banner sellers.
For her, floods frighten less than earthquakes.
- Onun için seller depremlerden daha az korkutucudur.
Floods, violent wind storms, droughts, killing frosts, and the problems of air pollution have all, on occasion, influenced modern society.
- Seller, şiddetli rüzgar fırtınaları, kuraklıklar, öldürücü donlar ve hava kirliliği sorunları hepsi,ara sıra, modern toplumu etkilenmiştir.
... I mean, obviously, both buyer and seller have to be involved. ...