Bir hafta içinde eve dönmek zorundayım.
- I must return home within a week.
O Texas'a dönmek için Meksika başkentinden ayrıldı.
- He left the Mexican capital to return to Texas.
O, yıllar önce ondan kitabı ödünç aldı ve onu henüz iade etmedi.
- She borrowed the book from him many years ago and hasn't yet returned it.
Bunu iade etmek istiyorum.
- I'd like to return this.
Dün yeşil bir kanepe aldım, ama kapıdan sığdıramadım, bu yüzden geri iade etmek zorunda kaldım.
- I bought a green couch yesterday, but I couldn't fit it through the door, so I had to return it.
Kitabı bugün kütüphaneye iade etmek zorundayım.
- I have to return this book to the library today.
Onun tek isteği, geri dönmek ve tek kızını son bir kez görmekti.
- Her one wish was to return and see her only daughter one last time.
Gidip geri dönmek için bir dakikan var.
- You've got a minute to go and return.
Bir kişi bir şeyi ödünç alırken bir melek yüzüne sahip olur fakat onu geri getirirken şeytan yüzüne sahip olur.
- A person will have the face of an angel when borrowing something, but the face of the devil when returning it.
Tom kaybettiği köpeğinin getirilmesi için bir ödül önerdi.
- Tom offered a reward for the return of his lost dog.
Köpek her gün sahibinin dönüşünü bekledi.
- The dog waited day after day for its master's return.
Zürih'ten Boston'a uçmak sekiz saat sürer, ancak dönüş için sadece altı.
- It takes eight hours to fly from Zurich to Boston, but only six for the return trip.
Madonna'nın kariyerine bir süre için geri dönmeyeceğine bahse girerim.
- I'll bet Madonna doesn't return to her career for awhile.
Tom'un eve geri dönmesi olası değil.
- It's unlikely that Tom will ever return home.
Japonya'ya geri dönüş biletin var mı?
- Do you have a return ticket to Japan?
Hepimiz senin geri dönüşünden ötürü gergindik.
- We were all anxious for your return.
Madonna'nın kariyerine bir süre için geri dönmeyeceğine bahse girerim.
- I'll bet Madonna doesn't return to her career for awhile.
Tom yaptığı bütün iş karşılığında ne alıyor?
- What does Tom get in return for all the work he's done?
Semptomlar geri gelmedi.
- The symptoms haven't returned.
O onun aşkını geri çevirmedi.
- He did not return her love.
Tokyo'ya bir gidiş dönüş biletim var.
- I have a return ticket to Tokyo.
Osaka'ya bir gidiş dönüş biletim var.
- I have a return ticket to Osaka.
Dün yeşil bir kanepe aldım, ama kapıdan sığdıramadım, bu yüzden geri iade etmek zorunda kaldım.
- I bought a green couch yesterday, but I couldn't fit it through the door, so I had to return it.
Geri dönenlerin bu sınıfa karışması zordur.
- It's difficult for returnees to blend in with that class.
Geri dönenlerin Japonya'da yaşamaya alışma sorunu var.
- Returnees have trouble getting used to life in Japan.
Hemen gemiye geri dön.
- Return to the ship at once.
Paramın hemen iade edilmesini istiyorum.
- I want my money returned immediately.
Su her şeyin anasıdır; her şey sudan gelir, ve suya döner.
- Water is the principle of all things; all comes from water, and to water all returns.
Tom yıllardır vergi beyannamesi vermemiş.
- Tom hasn't filed a tax return in years.
O çağrılarımı yanıtlamadı.
- She didn't return my calls.
Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.
- After a long absence, he returned home.
Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
- In order to return to our era, what should we do?
Ne zaman arabayı geri vermek zorundayım?
- When do I have to return the car?
Tom ödünç aldığı kitabı getirmek için geldi.
- Tom came to return a book he'd borrowed.
Ona bir mektup yazdım ve ona eve erken dönmesini rica ettim.
- I wrote him a letter and asked him to return home soon.
Onun dönmesi için sabırsızlanıyordu.
- She was impatient for him to return.
Tom karşılık olarak bir şey istedi.
- Tom wanted something in return.
Tom karşılık olarak ne bekliyor?
- What does Tom expect in return?
Ne zaman arabayı geri vermek zorundayım?
- When do I have to return the car?
Bu parayı ona geri vermeyi unutmamam lâzım.
- I've got to remember to return this money to him.
Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.
- After a long absence, she returned home.
Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.
- After a long absence, he returned home.
O onun aşkını geri çevirmedi.
- He did not return her love.
This function returns the number of files in the directory.
Whan Kyng Marke harde hym sey that worde, he returned his horse and abode by hym.
The player couldn't return the serve because it was so fast.
Hand in your return by the end of the tax year.
If one players plays a trump, the others must return a trump.
Do you want a one-way or return?.
It yielded a return of 5%.
Although the birds fly north for the summer, they return here in winter.
I suppose here is none woll be glad to returne – and as for me,’ seyde Sir Cador, ‘I had lever dye this day that onys to turne my bak.’.
You should return the library book within one month.
I expect the house to be spotless upon my return..
... from PayPal with no expectation of return. ...
... return to being better educated is far greater than it was even a generation ago. Look ...