Bana ders anlatmak zorunda değilsin.
- You don't have to lecture me.
Onun dersleri korkunç sıkıcı.
- His lectures are terribly boring.
Çok az sayıda kişi derse geldi.
- Few people came to the lecture.
Bilimci evrenin yapısı üzerine bir ders verdi.
- The scientist gave a lecture on the structure of the universe.
Ben edebiyat üzerine ders vereceğim.
- I will lecture on literature.
Özellikle, ben bir üniversite okutmanıyım.
- Specifically, I'm a university lecturer.
Sadece örgütlenmemiş okutmanlardan nefret etmiyor musunuz?
- Don't you just hate unorganized lecturers?