Tom ve Mary, yeni tekniği kullanarak dikkat çekici sonuçlar elde ettiler.
- Tom and Mary have achieved remarkable results using their new technique.
Bazı dikkat çekici sonuçlar elde ettik.
- We've had some remarkable results.
İngilizcede dikkate değer bir ilerleme kaydetti.
- He has made remarkable progress in English.
Tom'un bazı dikkate değer şeyler yaptığını gördüm.
- I've seen Tom do some remarkable things.
Babam, doğum günüm için bana birkaç CD aldı.
- My father bought some CDs for my birthday.
Annem bana birkaç yeni giysi yaptı.
- My mother made some new clothes.
Biraz vücut losyonuna ihtiyacım var.
- I need some body lotion.
Biraz kahve ister misin?
- Would you like some coffee?
Bazı doktorlar hastalarını memnun etmek için bir şeyler söylerler.
- Some doctors say something to please their patients.
Bazı tilkilerin bu dağda yaşadığını biliyor muydun?
- Did you know that some foxes lived on this mountain?
Lindbergh'in tek başına sürekli transatlantik uçuşu kayda değer bir başarıydı.
- Lindbergh's solo nonstop transatlantic flight was a remarkable accomplishment.
İngilizcede kayda değer bir gelişme yaptı.
- He made remarkable progress in English.
Fevkalade bir iş yaptın.
- You've done a remarkable job.
Tom fevkalade genç bir adam.
- Tom is a remarkable young man.
Burada olağanüstü şeyler yaptın, Tom.
- You've done remarkable things here, Tom.
Onun müziğe olağanüstü bir yeteneği var.
- He has a remarkable aptitude for music.
Onun yaşındaki bir kız için, Mary çok zeki, dikkat çekici düşünceler ifade eder.
- For a girl of her age, Mary expresses very clever, remarkable thoughts.
Bu bina dışarıdan dikkat çekici değildir ama içine bakarsanız çok güzel bahçeli bir iç avlu vardır.
- On the outside this building is not remarkable, but if you look inside there is a courtyard with a very beautiful garden.
Kimisi yürüyerek, diğerleri de bisikletle gitti.
- Some went on foot, and others by bicycle.
Tom bazı çok iyi sorular sordu.
- Tom asked some very good questions.
Bazı hayvanlar tırmanmada çok iyidirler.
- Some animals are very good at climbing.
Bu sabah hava bir parça soğuk geliyor.
- The air feels somewhat cold this morning.
Bir parça kağıdın üzerine, yanınızda oturan kişi hakkında hoşlandığınız bir şey yazın lütfen.
- Please write, on a piece of paper, something you like about the person sitting next to you.
Burası yaklaşık 500 yıl önce yapıldı.
- This was built some 500 years ago.
Yaklaşık 1:58'lik o akordun ne olduğunu tam anlayamıyorum. Birisi bana yardım edebilir mi?
- I can't quite figure out what that chord around 1:58 is. Can somebody help me out?
Sami aşağı yukarı yüz tane kadın kaçırdı.
- Sami kidnapped something like a hundred women.
Yasal harcamalar, aşağı yukarı, ona 9.000 sterline mal oldu.
- The legal costs set him back something in the order of £9,000.
O dini mezhebin bazı acayip fikirleri var.
- That religious cult has got some pretty off the wall ideas.
Bu evle ilgili acayip bir şey var.
- There's something strange about this house.
Bazı insanlar hükümetin oldukça çok fazla gücünün olduğunu düşünüyor.
- Some people think the government has way too much power.
Mikroskop altında, bazı virüsler oldukça güzel görünür.
- Under a microscope, some viruses appear quite beautiful.
İngiliz önerisinin bazı bölümleri kabul edilemez görünüyor.
- Some parts of the British proposal seem unacceptable.
... You know, you do a remarkable job ...
... targeted agent for each type of tumor. These are likely to be years of remarkable progress ...