Tom romantizmle ilgilenmediğini söylüyor.
- Tom says he's not interested in romance.
Şiir sadece azap değildir; şiir sevgidir. Sıcak ve şehvetli tutkudur; o, devrim, romantizm ve hassasiyettir.
- Poetry is not just torment; poetry is love. It is warm and sensual passion; it is revolution, romance and tenderness.
Macera filmlerini sevmediğini düşündüm.
- I thought you didn't like romance movies.
Çok ihtiraslı bir aşk macerasıydı.
- It was a very passionate love affair.
O tek-taraflı bir aşk ilişkisiydi.
- It was a one-sided love affair.
Sami'nin online bir aşk ilişkisi vardı.
- Sami had a love affair online.
Latin dillerini anlayabiliyorum ama onları konuşamıyorum.
- I can understand Romance languages, but I can't speak them.
İngilizce, Latince kökenli kelimelerle doludur.
- English is full of Romance words.
İngilizce, Latince kökenli kelimelerle doludur.
- English is full of Romance words.