الإنجليزية - التركية
تعريف a recompense, return, punishment في الإنجليزية التركية القاموس.
- reward
- ödüllendirmek
- reward
- {i} mükâfat
İyi kotarılmış bir şeyin mükâfatı onu yapmış olmaktır.
-The reward of a thing well done is to have done it.
Fazilet onun kendi mükafatıdır.
-Virtue is its own reward.
- reward
- mükafat
İyi kotarılmış bir şeyin mükâfatı onu yapmış olmaktır.
-The reward of a thing well done is to have done it.
Mükâfatlandırılacaksınız.
-You will be rewarded.
- reward
- {i} ödül
Çabanız uzun vadede ödüllendirilecektir.
-Your effort will be rewarded in the long run.
Siz bir ödül alacaksınız.
-You shall have a reward.
- reward
- {f} mükâfatlandırmak
- reward
- {f} karşılığını vermek
- reward
- {i} karşılık, bedel
- reward
- {i} karşılık
- reward
- {i} hizmet karşılığı kazanılan şey
- reward
- ödüllendirme
Kendinizi ödüllendirmeyi deneyin ve ödül için başkalarına güvenmeyi denemeyin.
-Try rewarding yourself and not relying on others for reward.
- reward
- caize
- reward
- ödül vermek
- reward
- mükâfatını vermek
- reward
- rewardablemükâfatlandırılabilir
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف a recompense, return, punishment في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- {n} reward
a recompense, return, punishment
الواصلة
a recompense, return, pun·ish·mentالنطق
Resimler
المفضلات