Yemek tarifini nereden aldın?
- Where did you get the recipe?
Delia'nın onlara allerjisi olduğu için bu yemek tarifinden fındıkları çıkarttım.
- I've left out the nuts in this recipe because Delia's allergic to them.
Bir makbuz istiyorum, lütfen.
- I'd like a receipt, please.
İmzalı bir makbuza ihtiyacımız var.
- We need a signed receipt.
İşte crème brûlée için klasik bir reçete.
- Here is a classic recipe for crème brûlée.
Mary reçete kullanmadan bir şey pişirebilir.
- Mary can cook anything without using a recipe.
Büyükannemin kurabiyesi için bir tarife bulduk.
- We found a recipe for grandma's cookies .
Ben glutensiz ekmek için tarifeyi paylaştım.
- I shared the recipe for gluten-free bread.
Bana tarifi verebilir misiniz?
- Can you give me the recipe?
Tom annesinin yulaf ezmeli kurabiye tarifini Mary ile paylaştı.
- Tom shared his mother's oatmeal cookie recipe with Mary.
Delia'nın onlara allerjisi olduğu için bu yemek tarifinden fındıkları çıkarttım.
- I've left out the nuts in this recipe because Delia's allergic to them.
En sevdiğin yemek hangisidir?
- What's your favorite recipe?
Makbuzunuzu almayı unutmayın.
- Don't forget the receipt.
Bir makbuz almayı unutma.
- Be sure to get a receipt.
Lütfen bana bir fiş ver.
- Please give me a receipt.
Tom fişi Mary'ye verdi ve onu cüzdanına koymasını söyledi.
- Tom gave Mary the receipt and told her to put it in her purse.
Bu, felaket için bir çözümdür.
- This is a recipe for disaster.
His new approach is definitely a recipe for success.
... The recipe for gunpowder eventually moves west across the Silk Roads ...
... But I think math, common sense and our history shows us that's not a recipe for job growth. ...