Dalkavukluk hem alıcıyı hem de vericiyi bozar.
- Flattery corrupts both the receiver and the giver.
Numarayı çevirmeden önce alıcıyı kaldırmayı unuttum.
- I forgot to lift the receiver before dialing the number.
Endişeli ev hanımı telefonun zilini duydu ve hemen ahizeyi kaldırdı.
- The worried housewife heard the telephone ring and quickly picked up the receiver.
Tom alısün ahizesini alıp kulağına koydu.
- Tom picked up the telephone receiver and put it to his ear.
In a reflextive pronoun, the doer of the action is also the receiver.