Yalın gerçeklikle yüz yüze gelmelisin.
- You ought to face the stark reality.
Tom gerçeklik ve fantazi arasındaki farkı bilmiyor.
- Tom doesn't know the difference between reality and fantasy.
Yalın gerçeklikle yüz yüze gelmelisin.
- You ought to face the stark reality.
Savaşı gündelik gerçeklik yaparak, bu savaşa sebep olan politik görüştür.
- Because it is politics that has caused this war, making the war our everyday reality.
Hakikati metanetle karşılaman iktiza eder.
- You should face up to the reality.
Felsefe, hakikatten intikam alma sanatıdır.
- Philosophy is the art of taking revenge on reality.
The ultimate reality of life is it ends in death.