تعريف a rack to hold meat for cooking over hot charcoal usually out of doors في الإنجليزية التركية القاموس.
- barbecue
- ızgara
Biz dün gece mangalda biftek ızgara yaptık.
-We barbecued steaks last night.
- barbecue
- {i} mangal
Dün kardeşlerim ve arkadaşlarım beraber süper bir akşam geçirdik ve mangal da çok iyidi.
-We had a great evening yesterday with my brothers and my friends, and the barbecue was very good, too.
Ben mangal partileri verebileceğim güzel bir arka bahçe istiyorum.
-I want a nice backyard where I can have barbecue parties.
- barbecue
- {f} barbekü yapmak
- barbecue
- {f} mangalda ızgara yapmak
- barbecue
- {i} üstüne baharatlı bir sos dökülerek ızgarada kızartılan et
- barbecue
- {i} etin bu
- barbecue
- {f} barbekü yap
Tom barbekü yapmayı seviyor.
-Tom likes to barbecue.
Biz plajda barbekü yapacağız.
-We'll have a barbecue at the beach.
- barbecue
- açık hava ızgarası
- barbecue
- açıkta ızgara yemeklerin yendiği toplantı
- barbecue
- açık havada ızgarada yemek pişirmek
- barbecue
- {f} güneşte kurutmak (kahve)
- barbecue
- barbekü soslu et barbekü yapmak
- barbecue
- barbekü,v.barbekü yap: n.barbekü
- barbecue
- {i} (et kızartmak için dışarda kullanılan) ızgara; barbekü
- barbecue
- (isim) barbekü; açık havada et ızgarası, mangal; barbekü soslu et [amer.]
- barbecue
- {i} barbekü soslu et [amer.]
- barbecue
- {i} açık havada et ızgarası
- barbecue
- {f} barbekü sosuyla pişirmek
- barbecue
- {i} barbekü
Biz plajda barbekü yapacağız.
-We'll have a barbecue at the beach.
Barbekü yaparsak benim için sorun değil fakat gözlerime duman kaçtığında ondan hoşlanmıyorum.
-It's OK with me if we barbecue, but I don't like it when smoke gets in my eyes.