Sürekli nöbet tutmalıyız.
- We must maintain a constant vigil.
Bir gün hayatın gözlerinin önünde hızla akıp gidecektir. Emin ol, izlemeye değer.
- One day your life will flash before your eyes. Make sure it's worth watching.
O gözyaşları içindeki kırmızı gözleri ile filmi izliyordu.
- She was watching the film with her eyes red in tears.
Sen uyanık olmak zorundasın.
- You have to be vigilant.
Leyla ve Sami uyanık olmak zorunda.
- Layla and Sami have to be vigilant.
Sovyet Rusya'sında, televizyon seyirciyi izler!
- In Soviet Russia, television watches the audience!
Pokémon izleyerek büyüdüm.
- I grew up watching Pokemon.