a purpose intended, design, course

listen to the pronunciation of a purpose intended, design, course
الإنجليزية - التركية

تعريف a purpose intended, design, course في الإنجليزية التركية القاموس.

destination
{i} varış yeri

Bu bizim varış yerimize ne kadar uzak? - How far is it to our destination?

Bu geminin varış yeri neresidir? - What's the destination of this ship?

destination
{i} istikamet
destination
(isim) istikamet, varış yeri, gidilecek yer; hedef, amaç; nereye
destination
varış noktası

Hayat bir yolculuktur, bir varış noktası değildir. - Life is a journey, not a destination.

Yolculuk varış noktasından daha önemlidir. - The journey is more important than the destination.

destination
gönderilecek yer
destination
destinasyon
destination
(Bilgisayar) hedef varış noktası
destination
(Bilgisayar) hedefe

Ben rüzgarın yönünü değiştiremem, ama her zaman benim hedefe ulaşmak için benim yelkenleri ayarlayabilirim. - I can't change the direction of the wind, but I can adjust my sails to always reach my destination.

Hedefe varır varmaz onu aradım. - As soon as I arrived at the destination, I called him.

destination
(Ticaret) varma yeri
destination
alış noktası
destination
varılacak yer
destination
(Turizm) vanş yeri
destination
gidilecek/gönderilen yer/ünvan
destination
(Askeri,Turizm) gideceği yer
destination
{i} gidilecek yer

Rüzgarın yönünü değiştiremem ama gidilecek yere ulaşmak için her zaman yelkenlerimi ayarlayabilirim. - I can't change the direction of the wind, but I can adjust my sails to always reach my destination.

Hava kararmadan önce gidilecek yere ulaşmak için otobüse bindim. - I took the bus in order to reach the destination before it got dark.

destination
(Askeri) GİDECEĞİ YER, GİDİLECEK
destination
gönderilen yer
destination
hedef varış (noktası) erek
destination
{i} hedef

Hedefe varır varmaz onu aradım. - As soon as I arrived at the destination, I called him.

Her insan farklı bir yol izlesede, hedeflerimiz aynıdır. - Although each person follows a different path, our destinations are the same.

destination
{i} amaç

Gerçek, bir hedef değil, amaçtır. - Truth is a goal, not a destination.

Tom ve Mary sonunda amaçlarına ulaştılar. - Tom and Mary finally reached their destination.

الإنجليزية - الإنجليزية
{n} destination
a purpose intended, design, course
المفضلات