a punctuation mark (

listen to the pronunciation of a punctuation mark (
الإنجليزية - التركية

تعريف a punctuation mark ( في الإنجليزية التركية القاموس.

period
dönem

3. dönemde Fransızca dersimiz var. - We have French in third period.

İngilizce üçüncü dönem. - English is third period.

period
devre

Her şahsın dinlenmeye, eğlenmeye, bilhassa çalışma müddetinin makul surette sınırlandırılmasına ve muayyen devrelerde ücretli tatillere hakkı vardır. - Everyone has the right to rest and leisure, including reasonable limitation of working hours and periodic holidays with pay.

period
{i} devir
period
{i} süre

Eğer bir süre evden uzak olursam, posta servisini bırakacağım. - If I'm away from home for a period of time, I will stop mail delivery.

Sendika belirsiz bir süre için greve gitti. - The union went out on a strike for an indefinite period.

period
{i} nokta

Cümlenin sonuna bir nokta eklemen gerekir. - At the end of the sentence, you should add a period.

Bir cümlenin sonunda bir nokta olmalı. - There needs to be a period at the end of a sentence.

period
aşama
period
âdet

İlk adetinizi hangi yaşta yaşadınız? - At what age did you have your first period?

İlk adetinizi hangi yaşta gördünüz? - At what age did you get your first period?

period
bir gezegenin güneş etrafındaki devir süresi
period
dönem nokta
period
nokta/ders/dönem
period
{i} devir: the Ottoman period Osmanlı devri
period
(İnşaat) peryot, süre aralığı
period
(isim) periyot, dönem, çağ, devir, süre, ders saati, devre, nokta, aybaşı, adet, regl, dönüm [ast.], tam cümle (yan cümlecikli)
period
fizyol
period
{i} dönem, devre: a period of political unrest siyasi kargaşaların olduğu bir dönem
period
{i} ders saati

Bu okulda bir ders saati elli dakika uzunluğundadır. - In this school, a period is fifty minutes long.

Ders saati biter bitmez Tom Mary ile konuşmaya gitti. - Tom went to talk to Mary as soon as the period ended.

period
{i} regl
period
(Tıp) Hastalık devresi, period
الإنجليزية - الإنجليزية
period
a punctuation mark (
المفضلات