Girişim, köylüler için yaşam kalitesini ölçülebilir şekilde artırdı.
- The initiative measurably improved quality of life for the villagers.
O, bu girişime karşı çıkıyor.
- He opposes this initiative.
O işinde oldukça iyidir, ama inisiyatiften yoksundur.
- He is quite good at his job, but lacks initiative.
Başkan çalışanları kendi inisiyatifiyle hareket etmeye teşvik etti.
- The president urged employees to act on their initiative.