a problem that is very difficult to solve

listen to the pronunciation of a problem that is very difficult to solve
الإنجليزية - التركية

تعريف a problem that is very difficult to solve في الإنجليزية التركية القاموس.

bear
{f} taşımak

Bu mektup bir yabancı damgası taşımaktadır. - This letter bears a foreign stamp.

Gölün üstündeki buz senin ağırlığını taşımak için çok ince. - The ice on the lake is too thin to bear your weight.

bear
{i} ayı

Ayı tamamen uysal ve ısırmaz. - The bear is quite tame and doesn't bite.

Tom kızgın ayıdan kaçmak için elinden geldiği kadar hızlı koştu. - Tom ran as fast as he could to escape from the angry bear.

bear
ayıya benzer hayvan
bear
doğurmak, dünyaya getirmek
bear
borsada fiyatlar düşecek ümidiyle ilerde alacağı tahvil ve senetleri evvelden satan kimse
bear
{f} (bore/eski bare, borne)
bear
{f} sineye çekmek

Tom'un sineye çekmekten başka seçeneği yoktu. - Tom had no choice but to grin and bear it.

bear
vurguncu
bear
aklında olmak
bear
uygun olmak
bear
(Finans) Borsa spekülatörü
bear
{f} götürmek
bear
{f} hazmetmek
bear
{f} getirmek
bear
(fiil) taşımak; katlanmak, çekmek, sineye çekmek, üstlenmek, gütmek (kin), hazmetmek, dişini sıkmak; götürmek, getirmek, vermek, dönmek; değmek, sapmak, yönelmek; spekülasyon yapmak, borsa fiyatlarını düşürmek; duymak (sevgi); doğurmak
bear
{f} spekülasyon yapmak
bear
{f} dişini sıkmak
bear
{f} borsa fiyatlarını düşürmek
bear
spekülatör,v.taşı: n.ayı
bear
{f} taşımak; kaldırmak: It won't bear your weight. Senin ağırlığını kaldırmaz. They have the right to bear arms
الإنجليزية - الإنجليزية
bear
a problem that is very difficult to solve

    الواصلة

    a prob·lem that I·s ve·ry dif·fi·cult to solve

    التركية النطق

    ı präblım dhıt îz veri dîfıkılt tı sälv

    النطق

    /ə ˈpräbləm ᴛʜət əz ˈverē ˈdəfəkəlt tə ˈsälv/ /ə ˈprɑːbləm ðət ɪz ˈvɛriː ˈdɪfəkəlt tə ˈsɑːlv/
المفضلات