Yarın yağmur yağacağına dair yüksek bir olasılık var.
- Tomorrow there's a high probability it will rain.
Büyük olasılıkla, onlar varmadan önce varırız.
- In all probability, we'll arrive before they do.
Çok büyük bir ihtimalle para ödenmeyecek.
- In all probability, the money will not be paid.
Tom'un cezalandırılma ihtimali çok düşüktür.
- The probability of Tom being punished is very small.
Onun gelme ihtimali var mı?
- Is there any likelihood of his coming?
Büyük bir ihtimalle, bu ders kitabını kullanırsan, giriş sınavını geçeceksin.
- In all likelihood, you will pass the entrance exam if you use this textbook.
Biz ve sovyetler nükleer yıkımın alışılmış tehditiyle yüz yüzeyiz ve hem kapitalizmin hem komunizmin nükleer bir savaşla mücadele etmesi olasılık dışı.
- Both we and the Soviets face the common threat of nuclear destruction and there is no likelihood that either capitalism or communism will survive a nuclear war.
Büyük olasılıkla, bir hafta uzak kalacaklar.
- In all likelihood, they'll be away for a week.
... probability is still very high. ...