a printed publication, more especially a newspaper or other periodical

listen to the pronunciation of a printed publication, more especially a newspaper or other periodical
الإنجليزية - التركية

تعريف a printed publication, more especially a newspaper or other periodical في الإنجليزية التركية القاموس.

prisoner
tutsak

Grant, 14.000 tutsak aldı. - Grant took 14,000 prisoners.

Kendinizi benim tutsaklarım olarak düşünün. - Consider yourselves my prisoners.

prison
{i} delik

Mahkûm cezaevi duvarının altında bir delik açtı. - The prisoner dug a hole under the prison wall.

prison
hapishane

Hapishaneden çıktığımda, Tom tekrar ayaklarımın üstünde durmama yardımcı oldu. - When I got out of prison, Tom helped me get back on my feet.

Hapishaneden çıkmanı bekledim. - I waited for you to get out of prison.

prison
cezaevi

Tom geçen ay cezaevinden serbest bırakıldı. - Tom was released from prison last month.

Cezaevi suçluları islah eder mi? - Does prison reform criminals?

prison
tutukevi
prison
{i} hapis

Hapishane gardiyanının bir kadın olduğunu görmek çoğu insanı şaşırtır. - It surprises most people to find out that the prison warden is a woman.

Hapishaneden çıkmanı bekledim. - I waited for you to get out of prison.

priory
manastır
priory
(isim) manastır
prismatically
prizmatik olarak
prison
{i} hapsetme
prison
(Askeri) CEZAEVİ: Hapis cezasına çarpılanların kapatıldıkları yer
prison
hapset
prison
prison breaker hapishane kaçağı
prison
hapsetmek
prison
{i} kodes
prisoner
{i} mahpus

Tom bir yerde mahpus tutuluyor. - Tom is being held prisoner somewhere.