Kartpostal oynamak bir hobidir.
- Playing cards is a pastime.
Sana Boston'dan bir kartpostal göndereceğim.
- I'll send you a post card from Boston.
Tom konferans odasına girdi, belgelerle dolu büyük bir karton kutu taşıyordu.
- Tom entered the conference room, carrying a large cardboard box full of documents.
Bu benim kartvizitim.
- This is my business card.
Tom Mary'nin ona verdiği kartvizite baktı.
- Tom looked at the business card Mary gave him.