Tom Boston'a taşınmayı düşündü ama aleyhte karar verdi.
- Tom considered moving to Boston, but decided against it.
Lehte aleyhte önerileri tarttık.
- We weighed the pros and cons.
Hakim tutuklunun suçsuz olduğuna karar verdi.
- The judge concluded that the prisoner was innocent.
Onun politikalarına karşı olanları mahkûm etti.
- He condemned those who opposed his policies.
İsimler, zamirler, fiiller, sıfatlar, zarflar, makaleler, edatlar, bağlaçlar, ve ünlemler İngilizcede konuşma parçalarıdır.
- Nouns, pronouns, verbs, adjectives, adverbs, articles, prepositions, conjunctions, and interjections are the parts of speech in English.
Tom ve ben konserde beraber oturduk.
- Tom and I sat together at the concert.
Tom okulu bırakmayı düşündü fakat onun aleyhinde karar verdi.
- Tom considered leaving school, but decided against it.
Patron Tom'u işten kovmayı düşündü fakat bunun aleyhinde karar verdi.
- The boss considered firing Tom, but decided against it.