a portion of a stream where the water runs very rapidly

listen to the pronunciation of a portion of a stream where the water runs very rapidly
الإنجليزية - التركية

تعريف a portion of a stream where the water runs very rapidly في الإنجليزية التركية القاموس.

sharp
{s} keskin

Bıçağın ucu keskindir. - The tip of the knife is sharp.

Bıçak ağzının ucu keskindir. - The tip of the knife blade is sharp.

sharp
seçik
sharp
acı

O, keskin bir acı hissetti. - He felt a sharp pain.

Göğsünde keskin bir acı hissetti. - She felt a sharp pain in the chest.

sharp
ani (dönüş)
sharp
dokunaklı
sharp
net

Doğum günü fotoğrafları çok net. - The birthday pictures are very sharp.

sharp
diyez
sharp
diyez nota
sharp
(fiil) tizleştirmek, hile yapmak, oyunda hile yapmak, üçkâğıtçılık yapmak
sharp
{s} sek

Bir ağacı devirmek için sekiz saatim olsa, ilk altı saati baltayı bilemek için kullanırım. - If I had eight hours to chop down a tree, I'd spend the first six hours sharpening the ax.

Saat tam sekizde kahvaltıyı odamda istiyorum - I'd like breakfast in my room at 8 sharp.

sharp
{f} hile yapmak
sharp
{s} ekşi
sharp
{s} sert

Çocuklara karşı çok sert olma. - Don't be so sharp with the children.

sharp
{s} kurnaz

Tom gerçekten kurnaz, değil mi? - Tom is really sharp, isn't he?

sharp
{s} keskin (gözler, görme duyusu)
sharp
(Tıp) Had
sharp
{s} dolandırıcı
sharp
{s} sivri uçlu
sharp
{s} seri
sharp
birden
الإنجليزية - الإنجليزية
sharp
a portion of a stream where the water runs very rapidly

    الواصلة

    a por·tion of a stream where the wa·ter runs ve·ry rap·id·ly

    التركية النطق

    ı pôrşın ıv ı strim hwer dhi wôtır rʌnz veri räpıdli

    النطق

    /ə ˈpôrsʜən əv ə ˈstrēm ˈhwer ᴛʜē ˈwôtər ˈrənz ˈverē ˈrapədlē/ /ə ˈpɔːrʃən əv ə ˈstriːm ˈhwɛr ðiː ˈwɔːtɜr ˈrʌnz ˈvɛriː ˈræpədliː/
المفضلات