Sorunu onun bakış açısından görmeye çalış.
- Try to see the problem from her point of view.
Problemi bir çocuğun bakış açısıyla düşünmeliyiz.
- We should consider the problem from a child's point of view.
Bu şimdiye kadar gördüğüm en iyi manzara.
- This is the finest view I have ever seen.
Herkes buradan manzaranın güzel olduğunu söylüyor.
- Everyone says the view from here is beautiful.
Dünyanın Ay'dan görünümü, 20. yüzyılın simgesel görüntülerinden biridir.
- The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century.
Ben Shinkansen'den görüntülenebilir manzarayı seviyorum.
- I love the scenery viewable from the Shinkansen.
Benim kişisel bakış açıma göre onun fikri doğrudur.
- From my personal point of view, his opinion is right.
Soruna farklı bir bakış açısından bakalım.
- Let's look at the problem from a different point of view.
Bir avukat olma düşüncesiyle gece gündüz çalıştı.
- He studied day and night with a view to becoming a lawyer.
Ben küçük esprileri seviyorum ve senin şeyler üzerinde düşünceni ve görüşlerini oldukça kıskanıyorum.
- I love our little jokes and I'm quite jealous of your thinking and views on things.
O, farklı görüşten insanlara açık.
- She is open to people who have a different point of view.
Görüşüne tamamen katılıyorum.
- I fully agree with your point of view.
Bakış açınızı anlayabiliyorum.
- I can understand your point of view.
Soruna farklı bir bakış açısından bakalım.
- Let's look at the problem from a different point of view.
Bu cümleyi görmek için en az on sekiz yaşında olmalısın.
- You must be at least eighteen to view this sentence.
The storyline in the film The Usual Suspects is presented from the point of view of an unreliable narrator.
His point of view is that there is only one true religion.
From an economist's point of view, business is all about money.
... from Lance Armstrong's point of view, right? ...
... You know, at Google we have a point of view about software ...