Tom cesur bir duruş aldı.
- Tom took a courageous stand.
Duruşumu netleştireyim.
- Let me make my stand clearer.
Tren o kadar doluydu ki tüm gezi boyunca ayakta kalmak zorunda kaldım.
- The train was so packed that I had to stand up during the whole trip.
Bu ikisi yan yana duruyor.
- These two are standing abreast.
İnsanlar çoşkuluyken, o her zaman uzak durur.
- He always stands off when people are enthusiastic.
Orada duran adam dükkanının sahibidir.
- The man standing over there is the owner of the store.