Espirili bir anekdot ile dersine başladı.
- He began his lecture with a humorous anecdote.
Ben o anekdottan çok etkilendim.
- I was very influenced by that anecdote.
Onun fıkraları hepimizi eğlendirir.
- Her anecdotes amuse us all.
Büyük babam yüzlerce kısa hikaye anlatır.
- My grandfather tells hundreds of anecdotes.
Ben bir parça bagaj satın aldım.
- I bought a piece of baggage.
Bana bir parça bilgi getirdi.
- He brought me a piece of information.
Büyük babam yüzlerce kısa hikaye anlatır.
- My grandfather tells hundreds of anecdotes.