Onlar pencere çerçevelerini sarıya boyadı.
- They painted the window frames yellow.
Onun küçük bir çerçevesi vardır.
- He has a small frame.
Onun dev gibi yapısı tarafından cüceleştim.
- I was dwarfed by his gigantic frame.
Bu, plastikten yapılmış bir resim çerçevesi.
- This is a picture frame made of plastic.
Benim bir zarfa, bir parça kağıda ve kurşun kaleme ya da bir dolma kaleme ihtiyacım var.
- I need an envelope, a piece of paper, and a pencil or a pen.
Ben bir parça bagaj satın aldım.
- I bought a piece of baggage.