O aşırı para harcıyor.
- He has lots of money.
O aşırı para harcıyor.
- He has a lot of money.
Benim için, vakit nakit değildir.
- For me, time is not money.
Eski bir atasözü zamanın nakit olduğunu söylüyor.
- An old proverb says that time is money.
Leyla, parası için Fadıl'ı canlı canlı yaktı.
- Layla burned Fadil alive for his money.
Mary servete konduktan sonra bir alışveriş çılgınlığına devam etti.
- Mary went on a shopping spree after coming into some money.
Benim bir zarfa, bir parça kağıda ve kurşun kaleme ya da bir dolma kaleme ihtiyacım var.
- I need an envelope, a piece of paper, and a pencil or a pen.
Bana bir parça bilgi getirdi.
- He brought me a piece of information.