Onlar genellikle kırmızı ışıklarda parmaklarını şakırdatırlar.
- They usually drum their fingers at red lights.
Röntgen filminde iki kırık parmak görünüyordu.
- The x-ray showed two broken fingers.
O bana parmak uçları ile ensemin üzerine hafifçe dokundu ve bu beni ürpertti.
- She touched me lightly on the nape of the neck with the tips of her fingers and it made me shudder.
Leyla, Sami'nin parmak uçlarının, omzunun arkasına dokunduğunu hissetti.
- Layla felt Sami's fingertips touching the back of her shoulder.
Ben bir parça bagaj satın aldım.
- I bought a piece of baggage.
Tom kız kardeşine bir parça kek kesti.
- Tom cut his sister a piece of cake.
Üç yüzyıl önce bile, Batı Avrupalıların çoğu hâlâ kendi muhbirlerini kullanıyorlardı.
- Even three centuries ago, most Western Europeans still used their fingers.