Bana bir parça bilgi getirdi.
- He brought me a piece of information.
Benim bir zarfa, bir parça kağıda ve kurşun kaleme ya da bir dolma kaleme ihtiyacım var.
- I need an envelope, a piece of paper, and a pencil or a pen.
Ben, suitleri ferah, kanapeleri geniş sandviçleri bol buldum.
- I found the suites capacious, the sofas commodious, the sandwiches copious.
Kendine otel suiti tuttu.
- She had the hotel suite to herself.
Bu süit benim kondominyumumdan üç kat daha büyüktür.
- This suite is three times larger than my condominium.
Tom, Boston'un en pahalı otellerinden birinde bir süit kiraladı.
- Tom rented a suite in one of Boston's most expensive hotels.
Bu test maiyeti istikrarsız.
- This test suite is unstable.