a phobia, a sense of fear induced by something or someone

listen to the pronunciation of a phobia, a sense of fear induced by something or someone
الإنجليزية - التركية

تعريف a phobia, a sense of fear induced by something or someone في الإنجليزية التركية القاموس.

fear
{f} korkmak

Ölümden korkmak, ölmekten daha acımasızdır. - It is more cruel to fear death than to die.

Büyümüştüm, ama karanlıktan korkmaktan vazgeçmedim - I grew up, but I have not stopped fearing the dark.

fear
korku

Kilo alacağı korkusuyla diyet yapıyor. - She is on a diet for fear that she will put on weight.

Bu kulüp korkunç şekilde sıkıcıdır. Dans alanı boş ve sigara içme verandası tıka basa doludur. - This club is fearfully dull. The dance floor is empty and the smoking patio is packed.

fear
{i} kaygı
fear
{i} sıkıntı
fear
{i} risk
fear
{i} çekinme
fear
kaygı endişe
fear
endişe

Çocuğun korkusu ebeveynlerini endişelendirdi. - The child's fear worried the parents.

Tom'un güvenliği için endişe ediyorum. - I fear for Tom's safety.

fear
(for ile) endişe etmek
fear
telaşlanmak
fear
{f} allah'tan korkmak
fear
öyle bir tehlike yok
fear
{f} endişe etmek
fear
gözüpek
fear
(isim) korku, dehşet, endişe, kaygı, sıkıntı, dert, risk, çekinme, korkma
fear
(fiil) korkmak, endişe etmek, kuşkulanmak, kuruntu etmek, çekinmek, allah'tan korkmak
fear
ve
fear
{f} kuşkulanmak
الإنجليزية - الإنجليزية
fear

I have a fear of ants.

a phobia, a sense of fear induced by something or someone
المفضلات