a person who loves something. (connoisseur)

listen to the pronunciation of a person who loves something. (connoisseur)
الإنجليزية - التركية

تعريف a person who loves something. (connoisseur) في الإنجليزية التركية القاموس.

lover
{i} aşık

İki aşık, birbirlerini sonsuza kadar sevmeye and içtiler. - The two lovers swore to love each other for eternity.

İki eski âşık arkadaş kalabiliyorsa, ya onlar hâlâ aşıktır ya da hiç olmadılar. - If two past lovers can remain friends, it's either because they are still in love, or they never were.

lover
yar
lover
sap
lover
(Argo) anoş
lover
hasta
lover
seks arkadaşı
lover
tutkun
lover
seven kimse
lover
{i} sevgili

Maury Povich'e gelen insanlar genellikle sevgililerinin onları aldattıkları ile ilgili önemli iddialarda bulunmaktadırlar. - The people who come on the Maury Povich show often make pretentious claims about their lovers cheating on them.

Onu çok iyi bir arkadaş olarak düşünebilirim fakat onu bir sevgili olarak düşünemem. - I can think of him as a very good friend, but I can't think of him as a lover.

lover
{i} âşık, sevgili, yâr, dost
lover
lover of art sanat aşığı
lover
{i} meraklı
lover
sever

Gençliğimden beri bir spor sever oldum. - I have been a lover of sports since I was young.

Ben bir kedi severdim. - I used to be a cat lover.

lover
{i} hayran
lover
{i} dost

Fransızlar Almanlardan daha iyi dostlar. - The French are better lovers than the Germans.

الإنجليزية - الإنجليزية
lover
a person who loves something. (connoisseur)
المفضلات