Japonya ham madde açısından ithalata bağımlıdır.
- Japan depends on imports for raw materials.
Japonya yurt dışından çeşitli ham maddeleri ithal eder.
- Japan imports various raw materials from abroad.
Mary bir materyalisttir.
- Mary is a materialist.
Bir kitap için materyal topluyor.
- She is collecting material for a book.
Bu malzemenin herkes için yararlı olduğunu düşünüyorum.
- I think that this material is of benefit to everyone.
Bu malzeme bir elbise için uygun değildir.
- This material is not suitable for a dress.
Ben maddi kazançlarla ilgilenmiyorum.
- I'm not interested in material gains.
Ben maddi kazançla ilgilenmiyorum.
- I am not interested in material gain.
Antik dönem Gnostikleri maddesel dünyanın içkin olarak kötücül olduğuna inanıyorlardı.
- The ancient Gnostics believed that this material world was innately malevolent.
İlk temastan sonra, insanlığın maddesel ve ruhsal gelişimi ilerledi.
- After First Contact, the material and spiritual development of humanity flourished.
Maddeci olduğumu sanmıyorum.
- I don't think I'm materialistic.
Çok fazla maddecilikle büyüdün ve şimdi komşularını kıskanıyorsun.
- You grew up with too much materialism, and now you envy your neighbours.
Joe Manchin is a great governor, and I also believe he is presidential material.