a person called upon to give evidence in court

listen to the pronunciation of a person called upon to give evidence in court
الإنجليزية - التركية

تعريف a person called upon to give evidence in court في الإنجليزية التركية القاموس.

witness
{f} tanık olmak
witness
şahadet etmek
witness
kanıtlamak
witness
delil
witness
göstermek
witness
{i} tanık

O, ışığa sadece bir tanık gibi geldi. - He came only as a witness to the light.

O, onun öldürülüşüne tanıklık etti. - She witnessed him being killed.

witness
{i} şahit

Yakındaki bir okulda birçok çocuk uçak kazasına şahit oldu. - Many children at a nearby school witnessed the plane crash.

Esperantistlerin ve Yehova Şahitlerinin yaklaşımları arasındaki herhangi bir farklılık görmüyorum. - I don't see any differences between the approaches of Esperantists and of Jehovah's Witnesses.

witness
{f} şahitlik etmek
witness
i. tanık, şahit. f
witness
tanıt
witness
{f} kabul etmek
witness
{i} tanıklık

Tek tanığımız tanıklık yapmayı reddediyor. - Our only witness is refusing to testify.

Biz bildiğimizi söylüyoruz, gördüğümüze tanıklık ediyoruz; sizler ise bizim tanıklığımızı kabul etmiyorsunuz. - We speak that we do know, and testify that we have seen; and ye receive not our witness.

witness
{f} onaylamak
witness
şehadet etmek
witness
witness box witness stand tanık kürsüsü
witness
(fiil) şahit olmak, tanık olmak, şahitlik etmek, sahne olmak, onaylamak, kabul etmek
الإنجليزية - الإنجليزية
witness
a person called upon to give evidence in court

    الواصلة

    a per·son called up·on to give e·vi·dence in Court

    التركية النطق

    ı pırsın kôld ıpän tı gîv evıdıns în kôrt

    النطق

    /ə ˈpərsən ˈkôld əˈpän tə ˈgəv ˈevədəns ən ˈkôrt/ /ə ˈpɜrsən ˈkɔːld əˈpɑːn tə ˈɡɪv ˈɛvədəns ɪn ˈkɔːrt/
المفضلات