a perpendicular line of figures

الإنجليزية - التركية

تعريف a perpendicular line of figures في الإنجليزية التركية القاموس.

المصطلحات ذات الصلة

column

(Mühendislik) sütun

Ben her zaman onun sütunlarını ilgi ile okudum. - I always read his columns with interest.

Ben bu sütunu ilginç buldum. - I found this column interesting.

column

{i} kolon

Kolonlar sağlam bir temel sağlamaktadır. - Columns provide a solid foundation.

column

{i} gazet. köşe yazısı, fıkra

column

(Tıp) Kolon, direk, columna

column

(Askeri) KOL: Kıta, gemi, tank veya araçların birbiri arkasına gelecek şekilde sıralanmalarıyla meydana gelen düzen

column

{i} direk

column

(İnşaat) sütün

column

(Bilgisayar) sütunu

Sami, gazetedeki sütununu okuyan birinden bir e-posta aldı. - Sami got an e-mail from a person who read his column in the newspaper.

Ben bu sütunu ilginç buldum. - I found this column interesting.

column

kuyruk

column

(insan/araç/hayvan/vb.) dizi

column

{i} ask. kol

column

{i} makale

Makalenin üç sütunu vardı. - The article had three columns.

Her zaman onun makalesini okumaya meraklıyım. - I'm always interested in reading his column.

column

sütun kolon

column

{i} mim. sütun; kolon

column

kuyruk/sütun

column

{i} basamak [mat.]

الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف a perpendicular line of figures في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

column

الواصلة

a per·pen·di·cu·lar line of figures

التركية النطق

ı pırpındîkyılır layn ıv fîgyırz

النطق

/ə ˌpərpənˈdəkyələr ˈlīn əv ˈfəgyərz/ /ə ˌpɜrpənˈdɪkjəlɜr ˈlaɪn əv ˈfɪɡjɜrz/