Restaurantın özel ürünü nedir?
- What's the restaurant's speciality?
Özel haber nedeniyle televizyon programı kesildi.
- The television show was interrupted by a special news report.
Ben özellikle bu canlı portreden memnunum.
- I am pleased with this vivid portrait in particular.
Tom'un özellikle yakışıklı olduğunu sanmıyorum.
- I don't think Tom is particularly handsome.
Şu belirli kişi çalışacaktı.
- That particular person would run.
Şimdi yapacak belirli bir şeyim yok.
- I have nothing particular to do now.
Eğer bir ebeveyn iseniz, çocuklarınız için belli bir iş dalını çok istemenize izin vermeyin.
- If you are a parent, don't allow yourself to set your heart on any particular line of work for your children.
Kılavuz kameranın tüm ayrıntılarını anlatmaktadır.
- The instruction manual describes all the particulars of the camera.
Bu bitki Madeira adasına özgüdür.
- This plant is particular to the island of Madeira.
Tom giysileri hakkında çok titizdir.
- Tom is very particular about his clothes.
Endişelenme anne. O yemek hakkında titiz değil. O her şey yer.
- Don't worry, Mom. He isn't particular about food. He eats anything.
Yiyeceği hakkında çok müşkülpesenttir.
- He is very particular about his food.
Nasıl giyineceği hakkında müşkülpesent.
- He is particular about how he dresses.
Öğretmen özellikle o noktaya vurgu yaptı.
- The teacher particularly emphasized that point.
Tom'un özellikle yakışıklı olduğunu sanmıyorum.
- I don't think Tom is particularly handsome.
Tom özellikle konuşkan hissetmiyordu.
- Tom wasn't feeling particularly talkative.
Kılavuz kameranın tüm ayrıntılarını anlatmaktadır.
- The instruction manual describes all the particulars of the camera.
Hastalığın daha da kötüleşirse, bir uzman doktoru ara.
- If your illness becomes worse, call in a specialist.
Dünyada bu hastalığı tedavi edebilen az sayıda uzman var.
- There are few specialists in the world who can treat this disease.
Aşk hayatına özellikle dikkat etmen önemlidir.
- It is important to pay special attention to your love life.
Olağanüstü bir toplantıya gitmem gerekiyor.
- I have to go to a special meeting.
We knew it was named after John Smith, but nobody knows which particular John Smith.
He is very particular about his food and if it isn't cooked to perfection he will send it back.
I don't appreciate your particular brand of cynicism.
I didn't have any particular interest in the book.
or these domesticke and particular broiles, Are not the question heere.
... do in any particular concert? >>Taylor Swift: Well, I go online and just ...
... the weight we should attach to a particular word appearing on ...