a occasion when something is shown

listen to the pronunciation of a occasion when something is shown
الإنجليزية - التركية

تعريف a occasion when something is shown في الإنجليزية التركية القاموس.

showing
gösterme

Tom duygularını göstermekten korkuyor. - Tom is afraid of showing his feelings.

Gerçek duygularını göstermek Japonya'da bir erdem olarak düşünülmemektedir. - Showing your real feelings is not considered a virtue in Japan.

showing
seans
showing
gösterim

K -9 film gösterimde. - The movie K-9 is showing.

Sence bizi film gösterimine davet edecekler mi? - Do you think they will invite us to the film showing?

showing
sergileme
showing
{f} göster

Nasıl yapacağımı bana gösterdiğin için teşekkürler. - Thanks for showing me how to do that.

K -9 film gösterimde. - The movie K-9 is showing.

showing
göstererek

İnsanlar sadece ne olduklarını göstererek düzeltilebilir. - Men can only be corrected by showing them what they are.

Onlara biraz büyü göstererek çocukları eğlendirdi. - He amused the children by showing them some magic.

showing
{i} durum
showing
durum/gösteri
showing
{i} gösteri

Delikanlı yeni arabasını gösteriyor. - The teenager is showing off his new car.

Her zaman sınıf arkadaşlarına gösteriş yapan türde bir çocuktu. - He was the kind of kid who was always showing off to his classmates.

showing
göz önüne serme
showing
{i} belirtme
showing
{i} oynama
showing
{i} sergi
showing
show görün/göster
showing
{i} gösterimde olma
الإنجليزية - الإنجليزية
showing

We went to the midnight showing of the new horror movie.

a occasion when something is shown

    الواصلة

    a oc·ca·sion when some·thing I·s shown

    التركية النطق

    ı ıkeyjın hwen sʌmthîng îz şōn

    النطق

    /ə əˈkāᴢʜən ˈhwen ˈsəmᴛʜəɴɢ əz ˈsʜōn/ /ə əˈkeɪʒən ˈhwɛn ˈsʌmθɪŋ ɪz ˈʃoʊn/
المفضلات