a number of shares taken by a jobber

listen to the pronunciation of a number of shares taken by a jobber
الإنجليزية - التركية

تعريف a number of shares taken by a jobber في الإنجليزية التركية القاموس.

line
{i} hat

Ben onu aramaya çalıştım, ama hat meşguldü. - I tried to call him up, but the line was busy.

Onu aradım, ancak hat meşguldü. - I called her, but the line was busy.

a number of
bir kaç
line
{f} doldurmak
a number of
birtakım

Tom, kendi veda yemeğinde birtakım müstehcen espriler yaptı ve bazı meslektaşları bundan rencide oldu. - Tom told a number of off-colour jokes at his farewell dinner, and some of his colleagues were offended.

Birtakım nüfuz sahibi arkadaşlarım var. - I have a number of influential friends.

line
sıralamak
line
(Argo) kandırıcı sözler
line
ton
line
çizgilerle göstermek
a number of
birkaç

Birkaç arkadaş onu uğurladılar. - A number of friends saw him off.

Bugün birkaç öğrenci eksik. - A number of students are absent today.

line
astarlamak
line
doğru çizgi
line
sıra oluşturmak
line
desen
line
(tenek ve deniz) hat
line
çizgi

Tom kağıda düz bir çizgi çizdi. - Tom drew a straight line on the paper.

Zamana bağlı bir toplumda zaman lineer olarak görülür-yani geçmişten şimdiki zamana ve geleceğe doğru uzanan düz bir çizgi olarak. - In a time-bound society time is seen as linear- in other words as a straight line extending from the past, through the present, to the future.

a number of
Bir dizi

Ordu savaş sırasında bir dizi görkemli eylemlerde yer aldı. - The army was involved in a number of brilliant actions during the battle.

O, bir dizi heyecanlı dedektif hikâyesi yazdı. - He has written a number of exciting detective stories.

a number of
bir miktar

Tom'un bilgisayarı çöktü ve o bir miktar önemli belgeleri kaybetti. - Tom's computer crashed and he lost a number of important documents.

Meclis üyesi bir miktar tartışmalı önerge sundu. - The councilor tabled a number of controversial motions.

line
{i} kablo
line
{f} kaplamak
line
ölçme ipi
line
(İnşaat) boru, hat, çizgi
line
{i} bilgi
line
kısa mektu
line
{i} kuyruk

Tom bir saat kuyrukta bekledi. - Tom stood in line for an hour.

Tom kuyruktaki son kişi. - Tom is the last person in line.

line
dizgin
الإنجليزية - الإنجليزية
line
a number of
Several of

I spoke with a number of them about it.

a number of
Several

A number of people have commented on it.

a number of
several, numerous, many
a number of shares taken by a jobber

    الواصلة

    a num·ber of shares tak·en by a job·ber

    التركية النطق

    ı nʌmbır ıv şerz teykın bay ı cäbır

    النطق

    /ə ˈnəmbər əv ˈsʜerz ˈtākən ˈbī ə ˈʤäbər/ /ə ˈnʌmbɜr əv ˈʃɛrz ˈteɪkən ˈbaɪ ə ˈʤɑːbɜr/
المفضلات