O gürültüye katlanamam.
- I can't put up with that noise.
Gürültüden dolayı uyuyamıyoruz.
- We can't sleep because of the noise.
Onlar arkalarında bir ses duydular.
- They heard a noise behind them.
O, gürültünün ne hakkında olduğunu sormak için üst kattan seslendi.
- She called down from upstairs to ask what the noise was about.
Benim için sürpriz oldu, kapı sessizce açıldı.
- Much to my surprise, the door opened noiselessly.
Çocuklara sessiz kalmalarını emrettim, ama onlar gürültü yapmaya devam ettiler.
- I ordered the children to stay quiet, but they kept on making noise.
Onun penceresinin dışındaki gürültü onun uyumasını engelledi.
- The noise outside his window prevented him from sleeping.
Gürültü çalışmamı engelledi.
- Noises interfered with my studying.
He knew that it was trash day, when the garbage collectors made all the noise.
He noised about that he wanted the promotion, unwilling to ask for it but wanting it to be talked about.
... We talk about potential noise [INAUDIBLE] ...
... noise reduction, structure, vignetting, red eye reduction, ...