a member of the lower chamber of a legislative assembly (such as in france)

listen to the pronunciation of a member of the lower chamber of a legislative assembly (such as in france)
الإنجليزية - التركية

تعريف a member of the lower chamber of a legislative assembly (such as in france) في الإنجليزية التركية القاموس.

deputy
vekil

O, John'u vekili olarak hareket etmesi için atadı. - He appointed John to act as his deputy.

deputy
milletvekili

Davalı, milletvekilinin silahını kaptığında ve yargıcı vurduğunda yargılanmak üzereydi. - The defendant was about to stand trial when he grabbed the deputy's gun and shot the judge.

deputy
{s} vekil olarak bakan
deputy
{i} temsilci
deputy
{i} polis
deputy
başkan yardımcısı

Başkan yardımcısı olarak toplantıya katıldı. - He attended the meeting as deputy president.

Delhi belediye başkan yardımcısı dolaylı olarak rhesus maymunları tarafından öldürüldü. - The deputy mayor of Delhi was indirectly killed by rhesus monkeys.

deputy
{i} şerif yardımcısı

Dan emekli şerif yardımcısıdır. - Dan is a retired deputy sheriff.

deputy
{i} delege
deputy
bir polis rütbesi
deputy
deputychief asbaşkan
deputy
{i} vekil; yardımcı, muavin
deputy
{s} yardımcı

Ben uzaktayken o benim yardımcım olacak. - He will be my deputy while I am away.

Başkan yardımcısı olarak toplantıya katıldı. - He attended the meeting as deputy president.

الإنجليزية - الإنجليزية
deputy
a member of the lower chamber of a legislative assembly (such as in france)

    الواصلة

    a Mem·ber of the Low·er cham·ber of a leg·is·la·tive As·sem·bly (such as in france)
المفضلات