Sanırım John'un Jane ile olan ilişkilerini çok fazla okuyorsun.
- I think you're reading too much into John's relationship with Jane.
Onların ilişkisi hakkında bir şey bilmiyorum.
- I don't know anything about their relationship.
Onların ikisi arasındaki ilişkiler nasıl gidiyor?
- How are relations between the two of them going?
Japonya ve ABD arasındaki arkadaşça ilişkileri sürdürmeliyiz.
- We must maintain the friendly relations between Japan and the U.S.
Onunla akrabalığınız nedir?
- What's your relation with him?
O onlarla akrabalığını bozdu.
- He broke relations with them.
En büyük nimet sağlık, en büyük zenginlik kanaat, en büyük bağ da vefadır.
- Health is the greatest gift; satisfaction the greatest wealth; fidelity the greatest relation.
Tom bir ilişkiyle ilgilenmiyor.
- Tom isn't interested in a relationship.
İlgisizlik bir ilişki için ölüm öpücüğü ise öyleyse rahatlık bir iş için ölüm öpücüğüdür.
- If indifference is the kiss of death for a relationship, then complacency is the kiss of death for a business.