İnternet bir labirent.
- The Internet is a labyrinth.
Sizin şefkatiniz beni şaşırtmaktan asla vazgeçmiyor.
- Your compassion never ceases to amaze me.
Tom beni şaşırtmaktan asla vaz geçmez.
- Tom never ceases to amaze me.
Labirentte kayboldum.
- I got lost in the maze.
Dün büyük bir labirente girdik.
- Yesterday we went into a huge maze.
Onun hafızası beni şaşırtıyor.
- His memory amazes me.
Onun ani istifası beni şaşırttı.
- I was amazed at his abrupt resignation.
El yazısı kullanabilen genç insanların sayısının gitgide azaldığını şaşkınlıkla öğrendim.
- I was amazed to learn that fewer and fewer young people can write in cursive.
Şaşkınlık ve hayranlık dolu olarak ona baktım. Bir süre sonra o seslendi Aval aval bakarak orada durma!
- I looked at her full of amazement and admiration. After a while she hissed Don't stand there gawking!
Shattuck looked at him in amaze.
He was amazed when he found that the girl was a robot.
amazeth many men that are to speak or show themselves in public assemblies, or before some great personages .