a marksman; one who practices shooting; as, an exellent shot

listen to the pronunciation of a marksman; one who practices shooting; as, an exellent shot
الإنجليزية - التركية

تعريف a marksman; one who practices shooting; as, an exellent shot في الإنجليزية التركية القاموس.

shot
toparcık
shot
isabet almak
shot
vurulmak

Vurulmaktansa asılmayı tercih ederim. - I'd rather be hanged than shot.

Vurulmak istemiyorum. - I don't want to be shot.

shot
postu deldirmek
shot
{f} vur

Adam bir silahla üç kuşu vurdu. - The man shot three birds with a gun.

Onlar düşman tarafından vurulma riskini göze almaya hazırdılar. - They were ready to run the risk of being shot by the enemy.

shot
hasta

Avcılardan biri vuruldu ve hastaneye götürülmek zorunda kaldı ve şimdi hızlı bir iyileşme gösteriyor. - One of the hunters was shot and had to be taken to hospital, where he is now making a speedy recovery.

shot
şut
shot
silah sesi

Biz üç el silah sesi duyduk. - We heard three shots.

Aniden bir silah sesi duyduk. - All at once we heard a shot.

shot
şanjan
shot
eski
shot
saçma
shot
mermi

Köpek bir mermi gibi uzaklaştı. - The dog went away like a shot.

Sami, karısı Leyla'yı başından iki mermi ile vurdu . - Sami shot two bullets into the head of his wife, Layla.

shot
yanardöner
shot
yudum

Bir yudum tekila istiyorum. - I'd like a shot of tequila.

Tom bir fırt tekilayı bir yudumda içti. - Tom drank the shot of tequila down in one gulp.

shot
{s} kafası dumanlı
shot
{i} vuruş

Bana vurmak istiyor musunuz? Devam edin ve en iyi vuruşunuzu yapın. - Do you want to hit me? Go ahead and take your best shot.

Mac'in harika bir vuruş yaptığını gördük - We saw Mac make a fantastic shot.

shot
atım
shot
{i} tahmin
shot
(Askeri) ATEŞ BİLDİRİŞ, (ATILDI): Top veya topların ateşlendiğini belirten bildiri. Bak. "rounds complete", "on the way"
shot
{s} yanardöner, şanjan, janjan (kumaş)
الإنجليزية - الإنجليزية
shot
a marksman; one who practices shooting; as, an exellent shot
المفضلات