O bana salona kadar yol gösterdi.
- He ushered me to the hall.
Biri şemsiyesini salonda bıraktı.
- Someone left their umbrella in the hall.
Tom hol dolabına ceketini astı.
- Tom hung his jacket in the hall closet.
Tom hol dolabından paltosunu çıkardı ve onu giydi.
- Tom took his coat out of the hall closet and put it on.
Canavar Grendel her gece kral Hrothgar'ın en büyük salonuna saldırdı.
- The monster Grendel attacked king Hrothgar's great hall every night.
Öğrenci yurdundan Tom'un ofisine doğru yürüdüm.
- I walked down the hall to Tom's office.
Tom'u koridorda gördüm.
- I saw Tom in the hall.
Koridorun aşağısında bir yangın var.
- There's a fire down the hall.
Askerler yemekhanede yemek yerler.
- The soldiers eat in the mess hall.