Prenses altından yapılmış bir arabaya bindi.
- The princess rode in a golden carriage.
Arada bir yanımdan bir araba geçti.
- Every once in a while, a carriage passed by me.
Yolcu vagonlarının yerini otomobiller aldı.
- Automobiles replaced carriages.
O, vagona girmek istedi.
- She wanted to enter the carriage.
Bunlar birinci sınıf taşıyıcılar değil.
- These are not first-class carriages.
His carriage was full comely and vpright, / His countenaunce demure and temperate .