Yurtdışı deneyimleriyle ilgili birçok kitap yazdı.
- He has written lots of books about his experience abroad.
Hâlâ birçok batıl inanca inanılıyor.
- Lots of superstitions are still believed in.
Oyun çok sayıda insanı heyecanlandırdı.
- The game excited lots of people.
Müzik dinlemek çok eğlenceli.
- Listening to music is lots of fun.
Tom bize yiyecek bir sürü şey verdi.
- Tom gave us lots to eat.
Henüz sana söylemediğim bir sürü şey var.
- There are lots of things I haven't told you yet.
She made lots of new friends.