a look; aspect directed to another; view; gaze

listen to the pronunciation of a look; aspect directed to another; view; gaze
الإنجليزية - التركية

تعريف a look; aspect directed to another; view; gaze في الإنجليزية التركية القاموس.

regard
{f} saymak
regard
itibar etmek
regard
{f} takdir etmek
regard
olarak görmek

Herkes onu dürüst olarak görmektedir. - Everybody regards him as honest.

regard
{f} ait olmak
regard
{f} önem vermek
regard
{f} saygı duymak
regard
umursamak
regard
saygı

Erkek kardeşim sana saygılarını yolluyor. - My brother sends you his regards.

Tom'u ameliyat eden cerrah çok deneyimli ve oldukça saygın. - The surgeon who operated on Tom is very experienced and highly regarded.

regard
kulak asmak
regard
aldırış
regard
iyi dilekler

Ebeveynlerim size en iyi dileklerini gönderdi. - My parents send you their best regards.

Lütfen Tom'a en iyi dileklerimi iletin. - Please give my best regards to Tom.

regard
(fiil) bakmak, göz önüne almak, dikkate almak, hesaba katmak, saymak, saygı duymak, takdir etmek, çok beğenmek, önem vermek, ait olmak, ilgili olmak
regard
{i} takdir
regard
(Avrupa Birliği) nazar, itibar;saygı
regard
{f} dikkate almak
regard
{f} bakmak
regard
{i} nazar
regard
{i} dikkat

O, tavsiyemi nadiren dikkate alır. - She seldom pays regard to my advice.

Benim talimatlarımı dikkate almadan geldi. - He came regardless of my instructions.

الإنجليزية - الإنجليزية
regard
a look; aspect directed to another; view; gaze
المفضلات