Otobüs engebeli yol boyunca giderken takırdadı.
- The bus rattled as it drove along the bumpy road.
Bütün duvar boyunca karalamalar vardı.
- There were scribbles all along the wall.
Köpeğimin uzun bir kuyruğu var.
- My dog has a long tail.
Büyükannemi ziyaret edeli uzun zaman oldu.
- It's been a long time since I visited my grandmother.
Kamerayı yanına almayı unutma.
- Don't forget to take along the camera.
Epeydir bu işin içindeyim.
- I've been in this business a long time.
O kışın bitmesini epeydir özledi.
- He longed for the winter to be over.
Büyük babam uzun bir hayat yaşadı.
- My grandfather lived a long life.
Büyük babamın hayatı uzun ve mutluydu.
- My grandfather's life was long and happy.
Uzun zamandır oraya gitmek istemektesin, değil mi?
- You have wanted to go there for a long time, haven't you?
Tom uzun süredir Boston'da yaşamaktadır.
- Tom has lived in Boston for a long time.
Oda uzun süredir boş.
- The room has been empty for a long time.
Köpeğimi yanımda getireceğim böylece onunla tanışabilirsin. Ne! Buraya hayvan getirmeye yeltenme!
- I'll bring my dog along, so you can meet him. What?! Don't you dare bring that animal here!
Tom'u kim buraya davet etti?
- Who invited Tom along?
Biz genellikle sabahları birlikte sahil boyunca bir yürüyüş yapardık.
- We often took a walk along the seashore together in the morning.
Eğer istiyorsan bizimle birlikte gelebilirsin.
- Come along with us if you like.
Bu araştırma hızlı bir şekilde bitiremeyecek kadar çok uzun.
- This survey is too long to finish quickly.
Umarım otobüs çok geçmeden gelir.
- I hope the bus will come before long.
Tom uzun bir zaman için Fransızca konuşmayı öğrenmeyi deniyordu.
- Tom has been trying to learn to speak French for a long time.
Tom'a Mary'yi yanında getirmesini söyle.
- Tell Tom to bring Mary along.
O, kız kardeşini yanında götürdü.
- He took his sister along.
Ben, o filmi uzun zaman önce izledim.
- I have seen that film long ago.
Büyükannemi ziyaret edeli uzun zaman oldu.
- It's been a long time since I visited my grandmother.
Tom uzun zamandır bir mektup yazmadı.
- Tom hasn't written a letter in a long time.
Tom uzun zamandır Mary'yi tanıyor.
- Tom has known Mary a long time.
Golden Gate Bridge ne kadar uzunluktadır?
- How long is the Golden Gate Bridge?
Köprü ne kadar uzunluktadır?
- How long is the bridge?
Tokyo'nun yanı sıra Osaka bir ticaret merkezidir.
- Along with Tokyo, Osaka is a center of commerce.
Onun yakında geleceğinden eminim.
- I'm sure he'll be along soon.
Yaşlı kadın gitti ve yakında Prenses ile birlikte geri döndü.
- The old woman went, and soon returned along with the Princess.
Yollarını kaybettiler, yoksa çoktan varmış olurlardı.
- They lost their way; otherwise, they would have arrived long ago.
Bunu çoktandır yapmak istiyorum.
- I've been wanting to do that for a long time.
Oda uzun süredir boş.
- The room has been empty for a long time.
Onlar uzun süredir burada yaşıyor.
- They have lived here for a long time.
Bu şey aceleye gelmez; onun uzun vadeli planlamaya ihtiyacı var.
- This thing can't be rushed; it needs long-term planning.
Senin uzun vadeli planların nedir?
- What are your long term plans?
Tom uzun sessizliği bozdu.
- Tom broke the long silence.
Özlemini çektiğim mutluluğu aramaya hakkım yok muydu?
- Didn't I have a right to seek the happiness I longed for?
Onlar birbirlerine özlemle baktılar.
- They stared longingly at each other.
They were waiting for me in the drawing-room, which is a very large room, stretching along the entire front of the house, with three long windows reaching down to the floor.
Don't stop here. Just move along.
I stay too long: but here my father comes.
The Rabbit sighed. He thought it would be a long time before this magic called Real happened to him. He longed to become Real, to know what it felt like; and yet the idea of growing shabby and losing his eyes and whiskers was rather sad.
Every uptick made the longs cheer.
It's a long way from the Earth to the Moon.
He threw the ball long.
How long is it until the next bus arrives?.
The pyramids of Egypt have been around for a long time.
It's been ages since we last met.
- It's been a long time since we last saw each other.
I haven't heard that joke in ages.
- I haven't heard that joke in a long time.
... giving advice. Like, do you think this chorus is too long? "Yes." ...
... long as there's something called the Internet-- they wouldn't ...