Bazı kısıtlamalar var.
- There are some limitations.
Bazı sınırlamalar var.
- There are some limitations.
Tom'un İngilizcesi zaman zaman oldukça iyi görünsede, o sınırlarını biliyor gibi görünmüyor ve o bir hata yaptığında onu hatalı olduğuna ikna etmek imkansızdır.
- Though Tom's English seems quite good at times, he doesn't seem to know his limitations and it's impossible to convince him that he's wrong when he makes a mistake.
O, kendi sınırlarını bilir.
- She knows her limitations.
The lawyer obtained impunity by dragging his obviously guilty client's case beyond the 10 years limitation.
... the limitation in the amount of information we have ...