a known purpose

listen to the pronunciation of a known purpose
الإنجليزية - التركية

تعريف a known purpose في الإنجليزية التركية القاموس.

intention
niyet

Tom hayatının geriye kalan kısmında Boston'da kalmaya niyeti yok. - Tom has no intention of staying in Boston for the rest of his life.

Adam onu öldürmek niyeti ile ona saldırdı. - The man attacked her with the intention of killing her.

intention
{i} kasıt

Tom bu hatayı kasıtlı olarak yaptı. - Tom made this mistake intentionally.

Onun kasıtlı olmadığına eminim. - I'm sure that wasn't intentional.

intention
{i} maksat

Tom'un maksatları oldukça açıktı. - Tom's intentions were quite clear.

Onun maksatları belirsizdi. - His intentions were unclear.

intention
{i} gaye
intention
(Felsefe) yönelim
intention
içlem
intention
(Tıp) intansiyon
intention
{i} hedef
intention
{i} plan

Mary'nin gerçek planları ne? - What are Mary's true intentions?

Tom'un güzel planları var. - Tom has good intentions.

intention
(Tıp) Zihinde yapılması kararlaştırılmış şey, amaç, maksat, niyet
intention
niyet, amaç, maksat: His intention is to help you. Amacı size yardım etmek. He has no intention of coming. Gelmek niyetinde değil. 2
intention
{i} 1. niyet, amaç, maksat: His intention is to help you. Amacı size yardım etmek. He has no intention of coming. Gelmek niyetinde değil. 2
intention
kasıtlı

Onun kasıtlı olmadığına eminim. - I'm sure that wasn't intentional.

Evet, bunu kasıtlı yaptım. - Yes, I did this intentionally.

intention
{i} amaç

Onların amaçları açıktır. - Their intentions are obvious.

Amaçlarını bilmem gerekiyor. - I need to know your intentions.

intention
{i} erek
intention
(Askeri) NİYET: Belirli bir hareket tarzını yerine getirmek için (imkan ve faaliyetten farklı olarak) güdülen bir amaç veya alınan bir tertip
intention
mahsus
الإنجليزية - الإنجليزية
intention
a known purpose

    الواصلة

    a known pur·pose

    التركية النطق

    ı nōn pırpıs

    النطق

    /ə ˈnōn ˈpərpəs/ /ə ˈnoʊn ˈpɜrpəs/
المفضلات