Bu düğümü çözemiyorum.
- I can't untie this knot.
Tom kravatındaki düğümü düzeltti.
- Tom straightened the knot on his tie.
Ben çok iyi bir fiyonk bağlayamam.
- I can't tie a very good knot.
Tom ipi güvenli bir biçimde bağladı.
- Tom knotted the rope securely.
Şitaki bir çeşit mantardır.
- A shiitake is a kind of mushroom.
Sırtım yumrularla dolu.
- My back is full of knots.